I am sure that Greg is going to follow in his father's footsteps.
- Greg'in babasının ayak izlerini takip edeceğinden eminim.
She followed in her father's footsteps and became a doctor.
- O, babasının ayak izlerini takip etti ve bir doktor oldu.
There are footprints of a cat on the table.
- Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.
The criminal left footprints.
- Suçlu ayak izleri bıraktı.
The police couldn't find any footprints outside Tom's bedroom window.
- Polisler Tom'un yatak odası penceresinin dışında herhangi bir ayak izi bulamadılar.
Footprints were left on the floor.
- Yerde ayak izleri bırakılmıştı.