تعريف avcısı في التركية الإنجليزية القاموس.
- avcı
- hunter
Tom thought that Mary would make a good bounty hunter.
- Tom Mary'nin iyi bir kelle avcısı olacağını söyledi.
No man can know them, no hunter can shoot them, with powder and lead - Thoughts are free!
- Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
- inci avcısı
- pearl diver
- avcı
- huntsman
The king was a great huntsman.
- Kral büyük bir avcıydı.
- define avcısı
- treasure hunter
- insan avcısı
- (Askeri) head hunter
- kelle avcısı
- (Argo) head hunter
- yıldız avcısı
- (Sinema) talent scout
- yıldız avcısı
- (Sinema) scout
- zengin koca avcısı
- gold-digger
- ödül avcısı
- bounty hunter
- avcı
- shooter
Did you see the shooter's face?
- Avcının yüzünü gördün mü?
- avcı
- falconer
- avcı
- trapper
Everybody knows that old trapper.
- Herkes eski avcıyı bilir.
That old trapper lived in California.
- Şu yaşlı avcı Kaliforniya'da yaşadı.
- avcı
- courser
- avcı
- catcher
- avcı
- chaser
I want to be a storm chaser.
- Bir fırtına avcısı olmak istiyorum.
- avcı
- of or pertaining to hunting
- avcı
- the hunter
- kafatası avcısı
- bounty hunter
- kelle avcısı
- bounty hunter
- avcı
- (Denizcilik) submarine chaser
- avcı
- trapper; shikari; skirmisher; birdman
- avcı
- huntress
- avcı
- hunter, huntsman
- avcı
- (Askeriye) skirmisher
- avcı
- hunter, huntsman; skirmisher
- avcı
- predatory, (animal) that is good at hunting
- avcı
- (Askeriye) fighter plane, fighter
- avcı
- skirmish
- avcı
- {i} skirmisher
- avcı
- {i} gun
The hunter put ammunition in the gun.
- Avcı silaha cephane koydu.
- avcı
- {i} shikari
- avcı
- {i} birdman
- avcı
- chasseur
- avcı
- hunting
His favourite pastimes were hunting and golf.
- Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf.
Hunting is banned in national parks.
- Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.
- avcı
- gunner
- avcı
- sportsman
- avcı
- falcon
Eagles, falcons and hawks are birds of prey.
- Kartallar, doğanlar ve şahinler avcı kuşlardır.
- avcı
- stalker
- balina avcısı
- whaleman
- fare avcısı
- ratcatcher
- fare avcısı kedi
- ratter
- fare avcısı köpek
- ratter
- fok avcısı
- sealer
- geyik avcısı
- deerstalker
- gönül avcısı
- (a) Don Juan; vamp
- halk avcısı
- demagog
- halk avcısı
- demagogue
- haşarat avcısı
- vermin killer
- inci avcısı
- pearl fisher, pearl diver
- istiridye avcısı
- oystercatcher
- istiridye avcısı
- oyster catcher
- istiridye avcısı
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: poyrazkuşları) [syn.: istiridye avcısı, deniz saksağanı, poyrazkuşu] oystercatcher
- kadın avcısı
- masher
- kadın avcısı
- wolf, womanizer, lady-killer
- kadın avcısı
- womanizer
- kadın avcısı
- lady-killer, wolf
- kadın avcısı
- lady killer
- karides avcısı
- shrimper
- kelle avcısı
- headhunter
- koltuk avcısı
- spoilsman
- kurt avcısı
- wolver
- kuş avcısı
- fowler
- makam avcısı
- office seeker
- makam avcısı
- office hunter
- mevki avcısı
- place hunter
- miras avcısı
- (Kanun) captator
- morina avcısı
- codfisher
- personel avcısı
- headhunter
- seks avcısı
- sexual predator
- servet avcısı
- fortune hunter
- yetenek avcısı
- scout
- yetenek avcısı
- talent scout
- zengin koca avcısı kadın
- gold digger
My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
- Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.
- ödül avcısı yarışmacı
- pothunter