avantajlı

listen to the pronunciation of avantajlı
التركية - الإنجليزية
advantageous

The general situation is advantageous to us. - Genel durum bizim için avantajlı.

We did this under very advantageous conditions. - Biz bunu çok avantajlı koşullar altında yaptık.

favorable
expedient
favourable [Brit.]
person who has the advantage
favoured [Brit.]
(someone) who has the advantage
favored
propitious
{s} favoured
{s} favourable
avantaj
advantage

I sold the house to advantage. - Evi avantajlı şekilde sattım.

The strong yen was advantageous to our company. - Güçlü yen firmamız için avantajlıydı.

avantajlı biçimde
to advantage
avantajlı durumda
in a good bargaining position
avantajlı olmak
to have the edge on/over
avantajlı olmak
have the advantage of smb
avantajlı yer
vantage point
avantajlı yer
vantage ground
avantaj
{i} advance

Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science. - Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.

She turned down his advances. - O, avantajlarını geri çevirdi.

avantaj
benefit

Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science. - Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees. - Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

avantaj
perk
avantaj
virtue
avantaj
(Ticaret) competitive edge
avantaj
vantage
avantaj
head start

Tom gave me a head start. - Tom beni daha avantajlı başlattı.

avantaj
account
avantaj
facility
avantaj
high ground
avantaj
start

Tom gave me a head start. - Tom beni daha avantajlı başlattı.

avantaj
avail
avantaj
whip hand
avantaj
advantage, head start, perk
avantaj
odds

The odds are in his favor. - Avantajlar ondan yana.

I offered him odds of 3 to 1. - Ona üçe birlik avantaj önerdim.

التركية - التركية
Yarar sağlayan, yararlı (durum veya şey)
avantaj
Üstünlük sağlayan şey
avantaj
Teniste eşitliğin bozulması için alınan ilk puan
avantaj
Yarar, kâr
avantajlı
المفضلات