تعريف authority في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} otorite
Erkek kardeşim felsefe üzerine bir otoritedir.
- My brother's an authority on philosophy.
Ağabeyim felsefesi üzerine bir otoritedir.
- My elder brother is an authority on philosophy.
- {i} yetki
Onun hem yetkisi hem de yeteneği var.
- He has got both authority and ability.
Onları kovma yetkisini bana verdi.
- He gave me authority to fire them.
- {i} uzman
O, alanında bir uzmandır.
- He's an authority in his field.
Tom, cazda bir uzmandır.
- Tom is an authority on jazz.
- velayet
- (Havacılık) makan
- erbap
- şahadet
- yetkili
- yetke
- bilirkişi
- {i} yetki belgesi
- {i} nüfuz
- {i} yetke, otorite. the authorities yetkili kişiler
- {i} itibar
- {i} hak
Tom konu hakkında bir otorite.
- Tom is an authority on the subject.
- (Avrupa Birliği) otorite,kurum, makam
- {i} hüküm
- (Askeri) YETKİLİ MAKAM: Komuta etme veya icraata geçme kudretini kullanan şahıs, teşkil veya makam
- yetkili kişi
- (Kanun,Teknik,Ticaret) yetkili makam
- makamı
- müdürlüğü
- yetkiliye
- makame
- (Hukuk) yaptırım gücüne sahip merci
- (Hukuk) makam
Ben burada yerel makamım.
- I'm the local authority here.
- sulta
- author
- {i} yazar
Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
- In the introduction, the author is stating as follows.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
- authority entry
- (Bilgisayar) öğesi
- authority entry
- (Bilgisayar) kaynakça girdisi
- authority on
- yetki
- authority-figure
- otorite figürü
- authority and jurisdiction
- (Askeri) Otorite ve yetki
- authority entry
- Kaynakça Girdisi / Öğesi
- authority gap
- (Askeri) otorite boşluğu
- authority opinion
- yetkili görüşü
- authority to pay
- (Kanun) ödeme salahiyeti
- authorized authority
- (Kanun) salahiyettar makam
- authorities
- yetkililer
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Yetkililer gerçekleri halktan gizliyordu.
- The authorities have been hiding the facts from the public.
- governmental authority
- Hükümet kurumu, devlet kurumu
- read authority
- okuma yetkisi
- author
- (Bilgisayar) yazan
Başkaları için kitaplar veya konuşmalar yazan bir yazar için isim nedir?
- What's the name for an author who writes books or speeches for other people?
- author
- eser sahibi
- author
- fail
- author
- (Bilgisayar) sahip
- author
- yazmak
- author
- makale yazarı
- authorities
- (Ticaret) resmi merciler
- authorities
- yetkili
Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
- The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.
- His best friend ratted him out to the authorities.
- certification authority
- (Politika, Siyaset) onay kurumu
- competent judicial authority
- (Kanun) yetkili adli merci
- competent national authority
- (Eğitim) yetkili ulusal makam
- concerned authority
- (Politika, Siyaset) ilgili makam
- convening authority
- (Kanun) adli amirlik
- divine authority
- (Politika, Siyaset) dini otorite
- employment authority
- iş ve işçi bulma kurumu
- exclusive authority
- (Ticaret) münhasır yetki
- extend of authority
- (Kanun) salahiyetin şümulü
- extend one's authority
- yetkisini genişletmek
- managing authority
- (Ticaret) yönetim otoritesi
- plenary authority
- tam yetki
- regulatory authority
- (Politika, Siyaset) düzenleyici otorite
- regulatory authority
- (Politika, Siyaset) düzenleyici kurum
- request authority
- yetki istemek
- restrict one's authority
- yetkilerini kısıtlamak
- restrict someone's authority
- yetkilerini kısıtlamak
- all authority
- tam yetki
- author
- yazıcı
- author
- teşebbüskâr
- author
- bir şeye kaynak olan/oluşturan kişi
- author
- sebepkâr
- author
- yapan
- beyond one's authority
- yetkisi dışında
- carry authority
- yetki sahibi olmak
- civil authority
- sivil otorite
- harbour authority
- liman yetkilisi
- on the authority of
- tarafından ifade edildiği gibi
- port authority
- liman idaresi
- redevelopment authority
- yeniden geliştirme uzmanı
- scope of authority
- yetki alanı
- supreme authority
- yüksek otorite
- Competition Authority
- Rakabet kurumu
- Palestinian Authority
- Filistin Yönetimi
- Palestinian National Authority
- Filistin Ulusal Yönetimi
- approval authority
- onay makamı
- authorities
- otoriteler
- certifying authority use only
- sadece yetkili makamın kullanımını teyit içindirsadece onay makamına mahsustur
- charismatic authority
- karizmatik otorite
- endowed with authority
- yetki ile donatılmış
- established authority
- Kuruluş yetki
- group authority
- grup yetki
- health authority
- sağlık otoritesi
- housing and redevelopment authority
- konut ve yeniden yetki
- implied authority
- zımni yetki
- influence or authority over
- etkilemek veya otorite üzerinde
- judicial authority
- (Kanun) Yargı erki, adlı makam
- legitimate authority
- (Kanun) Meşru otorite
- local authority
- Yerel yönetim
- metropolitan authority
- Büyük şehir idaresi
- municipal authority
- belediye
- non-authority
- Yetkisiz, yetkisi olmayan
- on good authority
- İyi yetki
- public procurement authority
- kamu ihale
- public procurement authority
- Kamu ihale kurumu
- rational authority
- rasyonel otorite
- rational-legal authority
- (Kanun) Rasyonel meşru otorite
- sanctioned by authority
- otorite tarafından onaylanmış
- sovereign authority
- egemen otorite
- substantial discretionary authority
- Temel takdir yetkisi
- airlift clearance authority; airspace control authority; airspace coordination a
- (Askeri) hava ulaştırma klerans makamı; hava sahası kontrol makamı; hava sahası koordinasyon bölgesi
- author
- müellif
Romanın müellifi kimdir?
- Who is the author of the novel?
- author
- fikir sahibi/yazar
- author
- {i} yaratıcı
- author
- yazarın eserleri
- author
- hazırlayan kişi yada gruplar
- author
- yazmak eser yazmak authoress kadın yazar
- authorities
- yetkili makamlar
Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.
- His best friend ratted him out to the authorities.
- authorities
- kaynakça