ausgeprägt

listen to the pronunciation of ausgeprägt
ألمانية - التركية
belli, aşikâr, göze çarpan
الإنجليزية - التركية

تعريف ausgeprägt في الإنجليزية التركية القاموس.

distinct
{s} belirgin

Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi farketmişti. - Mary had noted a distinct change in Tom's behavior and work habits.

Tom'un sağ gözünün altında belirgin bir yara izi vardı. - Tom has a distinctive scar under his right eye.

distinct
arı
distinct
(Biyokimya) ayrık
distinct
farklı

O iki fikir oldukça farklıdır. - Those two ideas are quite distinct.

Onun farklı bir İngilizce aksanı var. - She has a distinct English accent.

distinct
bariz

Uzun boy, basketbolda bariz bir avantajdır. - Height is a distinct advantage in basketball.

distinct
ayrı

O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu. - He advocated abolishing class distinctions.

Bu ayrı bir olasılık. - That's a distinct possibility.

distinct
belli
distinct
{s} açık, belli
distinct
şüphesiz
distinct
(Mukavele) ayrı, farklı; bağımsız
distinct
kesin olarak
distinct
(sıfat) ayrı, farklı, başka; belirgin, açık, aşikâr
distinct
distinctly açıkça
distinct
distinctness vuzuh
distinct
muhakkak
distinct
müstakil
distinct
{s} ayrı, farklı, başka
distinct
farkIıIık