Sadece bir acil operasyon hastanın hayatını kurtarabilir.
- Only an immediate operation can save the patient's life.
Acil tıbbi mücadeleye ihtiyacın var.
- You need immediate medical attention.
Bu adam benim en yakın amirimdir.
- This man is my immediate superior.
Tom Mary'nin en yakın amiridir.
- Tom is Mary's immediate supervisor.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Acil kalkış için hazırlanın.
- Prepare for immediate departure.
Ayrıntılar hemen hazır değildi.
- Details weren't immediately available.
Sen şimdi nerede oturuyorsun?
- Where do you live at the moment?
Sen şimdi nerede oturuyorsun?
- Where are you sitting at the moment?
Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
- We ate a hasty meal and left immediately.
Sen yakın tehlike içinde misin?
- Are you in immediate danger?
Sadece yakın aile bireyleri Tom ve Mary'nin düğününe katıldı.
- Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.