aufgebracht

listen to the pronunciation of aufgebracht
ألمانية - التركية
(Gramer) (wegen etw./jds. + G) bir şey, birisi nedeniyle aşırı derecede kızmak
(Gramer) (über etw./jdn. + A) bir şeye, birisine aşırı derecede kızmak
الإنجليزية - التركية

تعريف aufgebracht في الإنجليزية التركية القاموس.

angry
öfkeli

Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz? - Why are you guys so angry?

Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı. - The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.

angry
{s} kızmış

O, doğal olarak çok kızmıştı. - He was naturally very angry.

Yumiko biraz kızmıştı. - Yumiko was a little angry.

angry
kızgın

Sebep olmadan asla kızgın olmam. - I'm never angry without reason.

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say. - When angry, count ten; when very angry, a hundred.

angry
sinirli

Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi. - Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.

Nadiren kızgın ya da sinirli olur. - He seldom gets angry or irritated.

angry
{s} hiddetli

Oldukça hiddetli görünüyorsun. - You look pretty angry.

angry
kabarmış
angry
(hava) fırtınalı
angry
gazaplı
angry
darılmak
angry
dargın
angry
{s} hırslı
angry
gazapla
angry
angrily hiddetle
angry
angry about a thing bir meseleden dolayı darılmış
angry
(sıfat) kızgın, kızmış, hırslı, öfkeli, hiddetli, iltihaplı, kızarmış, fırtınalı
angry
{s} kızarmış
angry
gücenmiş darılmış
angry
{s} fırtınalı
ألمانية - الإنجليزية
got somebody's dander up
incensed
nettled
in a swivet
furious
enraged
angry
disgruntled
deposited
mustered
deviled
spleenful
introduced onto
aufgebracht (gegen jemanden)
resentful (of somebody)