Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
Tom bir ölçüde Fransızca konuşur.
- Tom speaks French to some extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
- To some extent, you can control the car in a skid.
I agree with you to an extent.
Bir yere kadar seninle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to some extent.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.
Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
- Paris is the center of the world, in a way.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.