Bir ölçüde Japonca konuşur.
- She speaks Japanese to some extent.
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar ona güvenirim.
- I trust him to some extent.
I agree with you to an extent.
Bir yere kadar seni anlayabilirim.
- I can understand you to some extent.
Bir yere kadar seninle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to some extent.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
- In a way, Susie seems like my mother.