Uğraşacağım başka şeylerim var.
- I have other things to attend to.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to listen to music.
Linda müzik dinlemek için parka gitti.
- Linda went to the park to listen to music.
Siz işe katılmak zorundasınız.
- You must attend to your work.
Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.
- Either you or I must attend the meeting.
Klasik müzik dinlemeyi severim.
- I like to listen to classical music.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
- Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
O, öğretmene hiç kulak vermez.
- He never listens to the teacher.
Meşgul olmam gereken işlerim var.
- I have things to attend to.
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to attend the ceremony whether you are free or busy.
Radyo dinlemek ister misin?
- Do you want to listen to the radio?
Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
- I like listening to the radio.
Klasik müzik dinlemeyi severim.
- I like to listen to classical music.
Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.
- I did speak, but no one listened to me.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.