تعريف atlamak في التركية الإنجليزية القاموس.
- jump
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
- Tom soğuk suya atlamak için kendini ikna edemedi.
- leap
- skip
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
It's not healthy to skip meals.
- Öğün atlamak sağlıklı değildir.
- {f} vault
- leave out
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- hop
- arc
- grasp at
- miss out; dive; arc over
- hop on
- browse
- fuck
- spring
- jump at
- to jump, to spring, to leap, to hop; to leave out, to omit, to skip; to fuck, to bang, to make, to lay , to score ; to leap at, to jump at
- leap at
- miss out
- dive
- journalism to miss a scoop
- to jump down (from), leap (from)
- to jump into (a taxi, car); to catch (a plane, train)
- slang to have intercourse with
- to be misled, be mistaken (in)
- slang to give, hand over
- vault; elide
- bypass , jump , omit , skip
- to omit, skip, miss, leave out
- overlook
- {f} omit
- bypass
- snap up
- skip over
- {f} elide
- snatch at
- atlama
- jumping
The most popular sports in that country are soccer, speedway and ski jumping.
- O ülkedeki en popüler sporlar futbol, motorsiklet yarışı ve kayakla atlamadır.
My daughter loves jumping rope.
- Kızım ip atlamayı sever.
- atlama
- {i} jump
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
- Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
- atlama
- skip
I shouldn't have skipped the meeting.
- Toplantıyı atlamamalıydım.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
- atlamak (bir şeye tutunarak)
- swing
- atlama
- {i} omission
- ip atlamak
- to jump rope, to skip
- ip atlamak
- to jump rope
- atlama
- dive
- atlama
- bypass
- atlama
- (Havacılık) drop
- atlama
- (İnşaat) breakdown
- atlama
- diving
We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
- haber atlamak
- fail to report a news item
- sınıf atlamak
- advance
- tur atlamak
- get through to
- atla
- {f} skip
Tom often skips meals.
- Tom genellikle öğün atlar.
Jane skipped the questions she couldn't answer.
- Jane cevap veremediği soruları atladı.
- atla
- {f} jump
I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
He is sure to set a new record in the triple jump.
- O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
- atlama
- leap
- atlama
- vault
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
- Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
The pole vaulter jumped more than seven feet.
- Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
- atlama
- vaulting
- atla
- omit
- atla
- {f} bypass
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
- daldan dala atlamak
- To jump from branch to branch
- ip atlamak
- Skip a rope
- kademe atlamak
- to be promoted (at work)to go on to the next stagereaching to next levelbe raised in rankreaching to a better position/level
- atla
- snap it up
- atla
- vaulted
- atla
- vaulting
- atlama
- jump, spring, leap; skipping, omitting, omission
- atlama
- of a spring
- atlama
- hop
- atlama
- skipping
You're going to have to quit skipping classes.
- Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın.
Tom doesn't like skipping rope.
- Tom ip atlamayı sevmez.
- atlama
- take off
- atlama
- of a leap
- atlama
- crossover
- atlama
- of a jump
- atlama
- space
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- atlama
- {s} spring
- atlama
- capriole
- balıklama atlamak
- dive headfirst
- balıklama atlamak
- take a header
- balıklama atlamak
- snatch at
- birdirbirde ebenin üzerinden atlamak
- leapfrog
- daha iyi atlamak
- outjump
- engel atlamak
- vault
- fırsata atlamak
- snap at the chance
- fırsatın üstüne atlamak
- snap at the chance
- haber atlamak
- to miss a news scoop; to fail to print an item
- haber atlamak
- to fail to report a news item
- kademe atlamak
- go on to the next level
- kademe atlamak
- go on to the next stage
- kademe atlamak
- be promoted (at work)
- kademe atlamak
- be upgraded
- kademe atlamak
- be raised in rank
- konudan konuya atlamak
- fly off at a tangent
- konudan konuya atlamak
- go off at a tangent
- paraşütle atlamak
- to parachute, to bale out
- paraşütle atlamak
- bale out
- paraşütle atlamak
- bail out
- paraşütle atlamak
- parachute
- sırıkla atlamak
- pole vault
- sırıkla atlamak
- pole jump
- sırıkla atlamak
- vault
- taksiye atlamak
- hack
- tur atlamak
- not to participate in a round of a contest (owing to one's not having been selected for that round in a draw)
- uçaktan atlamak
- eject
- çağ atlamak
- (for a country) to make up for lost time by modernizing with lightning rapidity; (for someone) to enter the modern age at a bound
- üstüne atlamak
- light into
- üzerinden atlamak
- leap over
- üzerinden atlamak
- leap
- üzerinden atlamak
- fly
- üzerinden atlamak
- vault
- üzerine atlamak
- jump at
- üzerine atlamak
- leap at