Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü.
- To our surprise, she revived at once.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur.
- You'd better see a dentist at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
- The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
İki şeyi aynı anda yapamam.
- I can't do two things at once.
Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.
- We all stood up at once.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
He tried to eat four cookies at once.