at such time as

listen to the pronunciation of at such time as
الإنجليزية - التركية

تعريف at such time as في الإنجليزية التركية القاموس.

when
ne zaman

Hata ne zaman meydana geldi? - When did the error occur?

Ne zaman geri döneceksin? - When will you return?

when
dığı zaman
when
iken

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım. - I once met him when I was a student.

O beş yaşında iken o şiiri ezberleyebildi. - He was able to memorize that poem when he was five years old.

when
gerektiğinde

Gitmen gerektiğinde bana söyleyeceksin, değil mi? - You'll tell me when you need to leave, won't you?

Ne zaman orada olmam gerektiğinden emin değilim. - I'm not sure when I should be there.

when
-ınca
when
-diği (gün)
when
(olması gerektiği) halde
when
-diğinde
when
-dığı zaman
when
-diği zaman
when
geldiğinde

Sevdiği genç onunla konuşmak için geldiğinde, o telaşlandı. - She got all flustered when the boy she likes came over to talk to her.

O geldiğinde mektubu yazmıştım. - I had written the letter when he came.

when
when he comes geleceği zaman
when
vakit

Küçükken büyükanne ve büyükbabalarımla taşrada çok vakit geçirdim. - When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.

Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum. - I was having a very good time, when the sad news came.

when
göz önüne alarak
when
{i} ne zamandan kalma
when
When shall I come? Ne zaman geleyim? Come when you please
when
-diğinde; -diği zaman; -ince; -diği (gün, saat v.b.): You have to get up when
when
ta ki
when
zaman

Zamanımız olduğunda onu yapacağız. - We'll do it when we have time.

Ne zaman geri döneceksin? - When will you return?

when
halde

Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun? - Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?

الإنجليزية - الإنجليزية
when
at such time as

    التركية النطق

    ät sʌç taym äz

    النطق

    /ˈat ˈsəʧ ˈtīm ˈaz/ /ˈæt ˈsʌʧ ˈtaɪm ˈæz/
المفضلات