Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
- Tom washes clothes at least once a week.
Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
- It will take her at least two years to be qualified for that post.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Hiç değilse duş alabilirsin.
- You could at least take a shower.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
- You might at least say thank you.
Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
- Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
Neyse, en azından bir şeyi hallettik.
- Well, at least it's one thing we've accomplished.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
I couldn't count them all, but I think there must have been at least 500 people in attendance.