at last

listen to the pronunciation of at last
الإنجليزية - التركية
hele
en sonunda

Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü. - The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

eninde sonunda

İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı. - The obstacles to our progress have been removed at last.

sonunda

Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar. - At last, they began to count down cautiously.

Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi. - At last a good idea struck me.

nihayet

Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm! - I've just signed the divorce papers; I'm free at last!

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı. - At last, they purchased freedom with blood.

finally
nihayet

O, nihayet IBM'in başkanı oldu. - He finally became the president of IBM.

Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık. - After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.

finally
en sonunda

Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı. - Tom and Mary were finally alone.

Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti. - Tom finally agreed to let Mary in on the secret.

at long last
en nihayet
finally
tamamen

Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı. - Tom and Mary were finally completely alone.

finally
bir de

Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur. - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.

Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı. - Tom finally got a text from Mary.

finally
velhasıl
at long last
nihayet

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler. - At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.

finally
kesin olarak
finally
sonunda

Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü. - Because of hunger and fatigue, the dog finally died.

Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı. - The lioness finally gave chase to the gazelle.

at long last
en sonunda
at long last
(deyim) en sonunda nihayet
finally
sözün kısası
finally
son olarak

Son olarak, birisi konuştu. - Finally, someone spoke.

Son olarak, son gün ne aldınız? - Finally, What did you buy the last day?

الإنجليزية - الإنجليزية
After a long time; eventually

After three hundred years had passed, the vampire's soul was at last free.

In the end; finally; ultimately

After exhausting all possibilities, Holmes was at last satisfied the problem was unsolvable.

finally
as the end result of a succession or process; "ultimately he had to give in"; "at long last the winter was over"
lastly, eventually; finally
at long last
at last

    التركية النطق

    ät läs

    النطق

    /ˈat ˈlas/ /ˈæt ˈlæs/

    علم أصول الكلمات

    [ &t, 'at ] (preposition.) before 12th century. Middle English, from Old English æt; akin to Old High German az at, Latin ad.

    فيديوهات

    ... If you were to summarize the march of physics over the last 10,000 years, it would be the ...
    ... would span only the last three minutes. ...
المفضلات