at last

listen to the pronunciation of at last
الإنجليزية - التركية
hele
en sonunda

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü. - The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.

eninde sonunda

İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı. - The obstacles to our progress have been removed at last.

sonunda

Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi. - At last a good idea struck me.

Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar. - At last, they began to count down cautiously.

nihayet

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı. - At last, they purchased freedom with blood.

Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi. - At last, spring has come to this part of Japan.

finally
nihayet

Bu giysiler nihayet kuru. - These clothes are finally dry.

O, nihayet IBM'in başkanı oldu. - He finally became the president of IBM.

finally
en sonunda

Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı. - Tom and Mary were finally alone.

Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti. - Tom finally agreed to let Mary in on the secret.

at long last
en nihayet
finally
tamamen

Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı. - Tom and Mary were finally completely alone.

finally
bir de

Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur. - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.

Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı. - Tom finally got a text from Mary.

finally
velhasıl
at long last
nihayet

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler. - At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.

finally
kesin olarak
finally
sonunda

O, sonunda IBM'in başkanı oldu. - He finally became the president of IBM.

Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü. - Because of hunger and fatigue, the dog finally died.

at long last
en sonunda
at long last
(deyim) en sonunda nihayet
finally
sözün kısası
finally
son olarak

Son olarak, birisi konuştu. - Finally, someone spoke.

Son olarak, son gün ne aldınız? - Finally, What did you buy the last day?

الإنجليزية - الإنجليزية
After a long time; eventually

After three hundred years had passed, the vampire's soul was at last free.

In the end; finally; ultimately

After exhausting all possibilities, Holmes was at last satisfied the problem was unsolvable.

finally
as the end result of a succession or process; "ultimately he had to give in"; "at long last the winter was over"
lastly, eventually; finally
at long last
at last

    التركية النطق

    ät läs

    النطق

    /ˈat ˈlas/ /ˈæt ˈlæs/

    علم أصول الكلمات

    [ &t, 'at ] (preposition.) before 12th century. Middle English, from Old English æt; akin to Old High German az at, Latin ad.

    فيديوهات

    ... twice now. I gave it at the Long Now Foundation and I gave it at DEFCON, both in the last ...
    ... Google Now was launched for Android last year. ...
المفضلات