at all times; always

listen to the pronunciation of at all times; always
الإنجليزية - التركية

تعريف at all times; always في الإنجليزية التركية القاموس.

forever
ilelebet
forever
ebediyen

O, kocasını ebediyen sevecek. - She'll love her husband forever.

Seni ebediyen hatırlayacağım. - I'll remember you forever.

forever
sonsuza kadar

Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı. - Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.

İnsanlar sonsuza kadar yaşayamazlar. - People can't live forever.

forever
daima

İyi bir kitap arkadaşların en iyisidir, bugün ve daima aynı. - A good book is the best of friends, the same today and forever.

Onu daima tanıyormuşum gibi hissediyorum. - I feel like I've known her forever.

forever
sürgit
forever
durmamacasına
forever
hep

Hep bugünün gelmesini bekledim. - I've waited forever for this day to come.

forever
kıyamete kadar
forever
ilanihaye
forever
devamlı
forever
durmadan
forever
sonsuza dek

O, sonsuza dek Afrika'yı terk etti. - He left Africa forever.

Birçok gökbilimci evrenin sonsuza dek büyümeye devam edeceğini varsayıyor. - Many astronomers assume that the universe continues to expand forever.

forever
forevermore ebediyen
forever
mütemadiyen
الإنجليزية - الإنجليزية
forever
at all times; always
المفضلات