Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
O bebek gerçekten hiç şirin değildir.
- That baby is really not cute at all.
Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- I don't agree with your methods at all.
Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
- Tom doesn't look at all convinced.
O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
- It's not going to be a problem at all.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- If it were not for the sun, we could not live at all.
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
Tom Mary'yi asla görmek istemiyor.
- Tom doesn't want to see Mary at all.
Onun tuhaf olduğunu hiç de düşünmüyorum.
- I don't think it's strange at all.
Tom'un pazartesi günü hiç dersi yok.
- Tom has no classes at all on Monday.
Ne pahasına olursa olsun onu görmek istiyorum.
- I want to see him at all costs.
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
- I will accomplish it at all costs.
If you can see any problems at all, tell us so we can fix them.
I can't swim for toffee.
... web as such as we presented it obviously, is all about ...
... >>> My mama told me when I was young, we are all born ...