Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.
- It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- I don't agree with your methods at all.
Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
- Tom doesn't look at all convinced.
O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
- It's not going to be a problem at all.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- If it were not for the sun, we could not live at all.
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
Tom Mary'yi asla görmek istemiyor.
- Tom doesn't want to see Mary at all.
Tom'un pazartesi günü hiç dersi yok.
- Tom has no classes at all on Monday.
Tom, Mary'ye hiç de kulak asmadı.
- Tom paid no attention to Mary at all.
Ne pahasına olursa olsun savaştan kaçınılmalı.
- War must be avoided at all costs.
Ben her ne pahasına olursa olsun onu yapacağım.
- I will do it at all costs.
If you can see any problems at all, tell us so we can fix them.
I can't swim for toffee.
... at all, in those shows. ...
... their hands, they will make the electromagnetic force turn into all the different kinds of ...