at a time in advance of the usual or expected event

listen to the pronunciation of at a time in advance of the usual or expected event
الإنجليزية - التركية

تعريف at a time in advance of the usual or expected event في الإنجليزية التركية القاموس.

early
{s} erken

Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum. - I'm really tired and want to go to bed early.

Anne her zaman sabahları erken kalkar. - Mother always gets up early in the morning.

early
ilk olarak
early
er
early
at your early conven
early
-in başlarında
early
önceki
early
ilk

İlkbaharda herkes erken kalkar. - In spring, everyone wakes up early.

Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı. - Bill got up so early that he caught the first train.

early
turfanda
early
(zarf) erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce
early
{s} eski

Eski Prusya dilinin canlanması seksenlerin başında başladı. - The Old Prussian language revival began in the early 80's.

Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır. - Modern cars differ from the early ones in many ways.

early
vaktinden evvel
early
zamanından önce
early
vakitsiz

Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı. - All the early flowers were bitten by the frost.

early
evvel
early
{s} başlangıç

Tom ertesi gün erken bir başlangıç ​​yapması nedeniyle erken yatmaya gitti. - Tom went to bed early because he had an early start the next day.

Biz erken bir başlangıç yaptık. - We got an early start.

early
at an early age çocukken
early
(sıfat) erken, başlangıç, ilk, eski, çabuk, acele
early
early riser erken kalkan kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
early

His mother suffered an early death.

at a time in advance of the usual or expected event

    الواصلة

    at a time in ad·vance of the u·su·al or expected e·vent

    التركية النطق

    ät ı taym în ıdväns ıv dhi yujuıl ır îkspektıd ivent

    النطق

    /ˈat ə ˈtīm ən ədˈvans əv ᴛʜē ˈyo͞oᴢʜo͞oəl ər əkˈspektəd ēˈvent/ /ˈæt ə ˈtaɪm ɪn ədˈvæns əv ðiː ˈjuːʒuːəl ɜr ɪkˈspɛktəd iːˈvɛnt/
المفضلات