O, bir seferde altı kutu taşıdı.
- He carried six boxes at a time.
Tom'un bir seferde sadece bir ziyartçisi olması gerekiyor.
- Tom is only supposed to have one visitor at a time.
Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.
- No one can do more than one thing at a time.
Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
- One can't do more than one thing at a time.
Tom masasını temizlemek için tam zamanında ofise gitmek istedi.
- Bill wanted to get to the office in good time to clean his desk.
Taksi tam zamanında geldi.
- The taxi arrived in good time.
Reagan: And in good time you gave it.
climb stairs two at a time.
He manages to abstain from smoking for weeks at a time, but then gives in and starts again.