at a place or time not yet reached; before

listen to the pronunciation of at a place or time not yet reached; before
الإنجليزية - التركية

تعريف at a place or time not yet reached; before في الإنجليزية التركية القاموس.

beyond
ötesinde

Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir. - Some things in life are beyond our ability to control.

Bu iş benim kavramamın ötesindedir. - This work is beyond my grasp.

beyond
in ötesinde
beyond
{e} den öte
beyond
-den sonra
beyond
daha ileride
beyond
-den öte
beyond
-den başka
beyond
ileri
beyond
-ın dışında
beyond
ötesine

Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir. - Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.

Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor. - The questions involved go far beyond economics.

beyond
öteye

Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi. - My team has never advanced beyond the quarter-finals.

beyond
-den daha geç/sonra
beyond
ötede/öteye
beyond
(zarf) aşırı, ötesinde, öte
beyond
dışında

O iyileşme şansı dışındadır. - He is beyond the chance of recovery.

Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır. - The mystery of life is beyond human understanding.

beyond
-in ötesinde,ötesinde
beyond
z. ötede; öteye. edat
beyond
ölüm sonrası yaşam
beyond
çok

O, kazandığından çok para harcıyor. - He lives beyond his means.

Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar. - They live beyond their means.

الإنجليزية - الإنجليزية
beyond
at a place or time not yet reached; before
المفضلات