Ben her zaman ekonomik iyileşme hakkında güvence duyuyorum, ama ben hâlâ onu görmedim.
- I always hear assurances about economic recovery, but I still haven't seen it.
Bana güvenceler verildi.
- I've been given assurances.
Ben her zaman ekonomik iyileşme hakkında güvence duyuyorum, ama ben hâlâ onu görmedim.
- I always hear assurances about economic recovery, but I still haven't seen it.
Bana güvenceler verildi.
- I've been given assurances.
Dışarıda olduklarından emin ol.
- Rest assured they're out there.
Elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsin.
- Rest assured that I will do my best.
Tom Mary'ye bunu yapabileceğini garanti etti.
- Tom assured Mary that he could do that.
Dan ona zarar vermeyeceğini Linda'ya garanti etti.
- Dan assured Linda that he wasn't going to hurt her.
That as a law for euer should endure; / Which to obserue in word of knights they did assure.
I assure you that the program will work smoothly when we demonstrate it to the client.