تعريف associated في الإنجليزية التركية القاموس.
- {s} birleşmiş
- (sıfat) birleşmiş
- (Mukavele) birleşmiş, beraber bulunan, -e ait
- (Ticaret) ortak olan
- {f} ortaklık kur
- ortak
- x birleş/birleştir/benzet
- üyeli/ortaklı/ilgili
- (Nükleer Bilimler) beraber bulunan
- ilgili
Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
- There are comments associated with this question.
Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
- Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- associate
- birleştirmek
- associate
- {i} iş arkadaşı
- associated with
- ile ilgili
Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
- Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- associated with
- bağlı
- associated press
- (Askeri) abd haber ajansı
- associated with
- ilişkili
- associated with
- ilişkilendirilmiş
- associated with
- ile ilişkili
- associated with
- (Bilgisayar) ilişkili öğe
- associated bank
- banka ilişkili
- associated emission
- bağlantılı salim, ortak salim
- associated gas
- gaz ilişkili
- associated territory
- bölge ilişkili
- associated air mass
- (Havacılık) paraşütle inen hava kütlesi
- associated banks
- (Ticaret) bağlı bankalar
- associated countries
- (Politika, Siyaset) ortak üye ülkeler
- associated emission
- ortak emisyon
- associated emission
- ortak salım
- associated enterprise
- (Kanun) ortak teşebbüs
- associated european standards
- (Ticaret) ilgili avrupa standartları
- associated flow rule
- (Jeoloji) ilintili akma kuralı
- associated institutions
- (Politika, Siyaset) ortaklık kurumları
- associated measures
- (Askeri) YAN ÖDEMELER (MALİYE)
- associated nation
- (Askeri) (AFFILIATED NATION) OY HAKKINI KAYBETMİŞ ÜLKE
- associated nation
- (Askeri) oy hakkını kaybetmiş ülke
- associated partner
- bağlı ortak
- associated partners
- bağlı ortaklar
- associated reaction
- (Pisikoloji, Ruhbilim) bağlantılı tepki
- associated species
- (Denizbilim) ilişkili türler
- associated state
- (Avrupa Birliği) ortak devlet
- associated state
- (Politika, Siyaset) birleşik devlet
- associated technical document
- (Askeri) yardımcı teknik doküman
- associated undertakings
- (Ticaret) ortaklık taahhütleri
- associated with .
- ile ilişkili / ilişkilendirilmiş
- associate
- {i} ortak
Dan, ortaklarına yalan söyledi.
- Dan lied to his associates.
Şirket birleşmeler ve diğer fırsatlar üzerinde çalışmak için 25 yeni ortak ekledi.
- The firm has added 25 new associates to work on mergers and other deals.
- associate
- {i} öğretim üyesi
- associate
- arkadaşlık etmek
- associate
- bağdaştırmak
- associate
- {s} birleşmiş
- associate
- bağlı olan
- associate
- arkadaş
Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.
- I don't associate with people like Tom.
- associate
- (Ticaret) meslektaş
- associate
- (Ticaret) yardımcı
Dr. Hellebrandt bu mükemmel üniversitede yardımcı doçenttir.
- Dr. Hellebrandt is an associate professor in that excellent university.
- associate
- iş ortağı
Tom sadece bir iş ortağı.
- Tom is just a business associate.
O, benim iş ortağımdı.
- He was my business associate.
- associate
- (Ticaret) ortalı
- associate
- (Ticaret) ortaklık etmek
- associate
- (Ticaret) hukuki ortak
- associate
- ortaklık
- associate
- (Ticaret) ticari şirketin ortağı
- associate
- (Politika, Siyaset) ortaklık yapmak
- associate
- birliktelik kurmak
- associate
- ilişkilendirilmiş
- associate
- (Ticaret) katılan
- associate
- (Ticaret) ticari şirket ortağı
- associate
- ilişkilendirme
Biz politikacıları iki yüzlülük ile ilişkilendirmek eğilimindeyiz.
- We tend to associate politicians with hypocrisy.
- associate
- (Ticaret) yasal ortak
- associate
- (Ticaret) iştirak
Üç iştirakçi yeni bir şirket kuracak.
- The three associates will set up a new company.
- associate
- (Matematik) yandaş
- associate
- birlikte
- associate
- yarı/muhabir üye
- associate
- tabi
- associated with
- ile birlikte
- associated with
- ile
Yeşil rengi, çim ile ilişkilidir.
- Green is associated with grass.
O her zaman büyük işletmeler ile ilişki kurmuştur.
- He has always associated with large enterprises.
- associate
- {f} ortak ol
- associate
- ortak çalışma arkadaşı
- associate
- hakları sınırlı üye
- associate
- birleşmek
- associate
- düşünmek
- be associated with
- ile ilişkisi olmak
- are associated with
- ile bağlantılıdır
- associate
- ile görüşmek
- associate
- {f} ilişkilendir
Asya'da Fransız dili genellikle romantizmle ilişkilendirilir.
- In Asia, French language is often associated with romantism.
Biz özgürlük dediğimizde onu Lincoln ile ilişkilendiriyoruz.
- When we say liberty, we associate it with Lincoln.
- associate
- Birbirleriyle ilişkilendirmek, aralarında ilişki kurmak
Which of these phrases do you associate with the pictures?.
- associate
- benzetir
- there is an existing account associated with
- ile bağlantılı bir hesap mevcut
- weather associated with a storm
- hava bir fırtına ile ilişkili
- are there any side effects associated with this medicine
- bu ilacın herhangi bir yan etkisi var mı
- associate
- ortakllk kurmak
- associate
- {f} ilişkilendir: adj.ortak
- associate
- serik olmak
- associate
- {f} ile görüşmek, ile ilişkide bulunmak
- associate
- {s} arkadaş olan
- associate
- yakıştırmak
- associate
- ortak çıkar ve ilişkileri olan
- associate
- serik
- associate
- {f} işbirliği yapmak
O Bill ile işbirliği yapmak istemiyor.
- She doesn't like to associate with Bill.
- associate
- {f} benzetmek
- associate
- {f} with
- associate
- {i} dost
- associate
- arkadas olan
- associate
- {f} çağrıştırmak
- associate
- {f} -i hatırlatmak, -i akla getirmek: I associate that smell with the back streets of Warsaw. O
- associate
- ilişkilendirilmiş, ilişkilendirmek
- associate
- {f} ortak olmak
- associate
- {s} ikinci derece statüsü olan
- associate
- {f} ortak etmek
- associate
- {i} üye
- associate
- tam üye
- associate
- anlaşık
- be associated with
- ile ilişkisi olmak; ile ilgisi olmak