Burnum gerçekten büyük ve ayrıca çarpık.
- My nose is really big, and it's crooked as well.
Doğal maden suyu kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve ayrıca nitrat içerir.
- Natural mineral water contains calcium, magnesium, sodium, potassium as well as nitrate.
Tom sadece Mary'yi değil aynı zamanda Alice'i de sever.
- Tom likes not only Mary but Alice as well.
Ölüm hiçbir şeydir. Onun yerine yaşayarak başla - sadece daha zor değil fakat aynı zamanda daha uzundur.
- Dying's nothing. Start instead by living - not only is it harder, but it's longer as well.
Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
- I wish I could still swim as well as I used to.
Kimse bunu benim yapabildiğim kadar iyi yapamaz, Tom bile.
- Nobody can do that as well as I can, not even Tom.
Kimse bunu benim kadar iyi yapamaz, Tom bile
- Nobody can do that as well as me, not even Tom.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
O hem çekici hem de çalışkandır.
- She is charming as well as diligent.
Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- She was intelligent as well as beautiful.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Hakem her iki tarafı da desteklememelidir.
- A referee should not favor either side.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Şapkaların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- I don't like either hat.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
- Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
- He likes sports as well as music.
O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.
- He teaches mathematics as well as English.
Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
- Linda can dance as well as Meg.
Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
- I can swim as well as you.
Tom kadar iyi tenis oynayamam.
- I can't play tennis as well as Tom.
Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor.
- He speaks French as well as English.
Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
- I think that globalization has negative effects as well as positive.
Zengin olduğu kadar yakışıklı da.
- He is handsome as well as rich.
O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- She was intelligent as well as beautiful.
Çirkin değilim ama güzel de değilim.
- I'm not ugly, but I'm not pretty either.
O, sporların düşkünü değildir, ben de değilim.
- He is not fond of sports, and I am not either.
Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
- I wish I could still swim as well as I used to.
Bu pulların ikisinden birini sana vereceğim.
- I'll give you either of these stamps.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
- Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the two books.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
They might as well walk as drive in this traffic.
Wearing his hat and coat, he looked outside and decided he should take an umbrella, as well.
I may as well have a look.
As well as the obvious financial benefits, the merger will allow us some breathing room with regards to R&D.;.
The moon as well as the stars were shining down on them.
There should indifferently follow all the same consequences to an hair, aswell in one Hypothesis as in the other.
... living are very expensive. OBAMA: Well, we've gone through a tough ...
... Well, you could almost hear all the jaws hit the floor on the United States Congress. ...