Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
- As long as you are with him, you can't be happy.
Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
- As long as there's life, there is hope.
Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- You may go out as long as you come back soon.
Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür.
- As long as it is cheap, any watch will do.
Elinden geleni yaptığın sürece sana yardım edeceğim.
- I'll help you so long as you do your best.
Burada kaldığın sürece güvendesin.
- You are safe so long as you stay here.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Hayatım boyunca onunla bir daha görüşmeyeceğim.
- I'll never see him again as long as I live.
Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
- Any time will do so long as it is after six.
Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
- Her hair was so long as to reach the floor.
Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
I don't care who you are, where you're from, what you did, as long as you love me —.
Stay as long as you like.
I don't mind if he stays there, so long as he cleans up after himself when he's done.
... long as there's something called the Internet-- they wouldn't ...
... choosing to be anonymous as long as they're rare. ...