Keşke seninle gidebilsem ama bu durumda, gidemem.
- I wish I could go with you, but as it is, I can't.
Bu durumda halimizin ne olacağı çok belirsiz.
- We're on pretty shaky ground as it is.
Benim şarabımın içinde olmadığı sürece suyun nereye aktığı benim için gerçekten önemli değil.
- It really doesn't matter to me where the water flows, as long as it is not in my wine.
Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu.
- I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden geçinmekte sıkıntı yaşıyorum.
- As you know, I've lost my job, so I'm having trouble making ends meet.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden bütün faturalarımı ödemekte sorun yaşıyorum.
- As you know, I've lost my job, so I'm having trouble paying all my bills.