as a noun, a story no one else has; as a verb, to do it to the competition

الإنجليزية - التركية

تعريف as a noun, a story no one else has; as a verb, to do it to the competition في الإنجليزية التركية القاموس.

المصطلحات ذات الصلة

scoop

kepçe

Bir külahta iki kepçe dondurma istiyorum, lütfen. - I'd like two scoops of ice cream in a cone, please.

scoop

{f} k.dili., gazet. (haber) atlatmak

scoop

{i} k.dili., gazet. atlatma

scoop

{i} kepçe: ice-cream scoop dondurma kepçesi

scoop

kaşık

scoop

kepçeyle çıkarmak

scoop

kepçe ile almak

scoop

(gazetecilikte) haber atlatmak

scoop

{f} kepçe ile çıkar

scoop

{f} diğer gazeteleri atlatmak

scoop

(fiil) kepçe ile boşaltmak, diğer gazeteleri atlatmak, para kesmek

scoop

{f} kepçe ile çıkarmak

scoop

içini oymak

scoop

kapmakc scoop net nehir dibini taramaya mahsus

scoop

{i} top

scoop

{i} çukur

scoop

{i} atlatma (gazete)

scoop

dili toplayıp yığmak

scoop

(Tıp) Ölü dokuları temizlemede kullanılan kaşık şeklinde cerrahi alet, kaşık

scoop

{i} vuruş

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف as a noun, a story no one else has; as a verb, to do it to the competition في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

scoop

الواصلة

as a noun, a sto·ry no one else has; as a verb, to do it to the com·pe·ti·tion