All animals, except man, know that the principal business of life is to enjoy it.
- Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.
Making money is his main purpose in life.
- Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
When to start is the main problem.
- Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
The Normans abandoned their original language.
- Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
This land was expropriated from its original owner decades ago.
- Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
Kate is majoring in German.
- Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.
My cousin Teddy majored in French in college and studied in Paris for one year.
- Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.
Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
- Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
This land was expropriated from its original owner decades ago.
- Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
All of your accusations are without foundation. She's innocent and we're going to prove it.
- Suçlamalarınızın hepsi asılsız. O masum ve biz bunu kanıtlayacağız.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
The true killer responsible for her murder is you!
- Onun cinayetinden sorunlu asıl katil sensin!
What are Tom's true intentions?
- Tom'un asıl niyeti ne?
What's the real priority here?
- Buradaki asıl öncelik nedir?
Examinations interfere with the real purpose of education.
- Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.
Your plan sounds good, but the bottom line is: will it bring us more business?
- Planın iyi görünüyor fakat asıl önemli olan şu: bize daha çok iş getirir mi?
I'm sure Tom will be able to get to the bottom of it.
- Tom'un bunun asıl sebebini bulabileceğinden eminim.
If that is the real aim, naturally I would not know about that.
- Asıl amaç buysa bilmem tabii.