Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
- You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
- The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Sanat herkes tarafından sevilir.
- Art is loved by everybody.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bu Rembrandt tablo bir sanat eseridir.
- This Rembrandt painting is a work of art.
Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
- Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
Sanatçı her zaman yalnız resim yapmıştır.
- The artist always painted alone.
Sekiz yaşındayken bir resim okuluna kaydoldum.
- I enrolled in an art school when I was eight.
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
- The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Öğretmenimiz dövüş sanatları uzmanıdır.
- Our teacher is a martial arts expert.
Onun dövüş sanatları kahramanlığı zaten yüce mükemmellik seviyesine ulaştı.
- His martial arts prowess has already reached a level of sublime perfection.
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
- You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
- The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.
- The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
- There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
- Magic is the art of changing superstition into money.
Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
- He is one of the greatest artists in Japan.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Beyninizin sol tarafını çok kullanıyorsunuz. Daha sanatsal olabilmek için beyninizin sağ tarafını kullanmaya çalışın.
- You live in your left brain too much. Try to use your right brain to be more artistic.
Babam sanatsallıktan uzaktır.
- My father is far from artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
Tom receives a certain amount of pocket money from his wife every week. He puts whatever remains at the end of the week into his piggy bank.
- Tom her hafta eşinden belirli bir miktar cep harçlığı alır. Haftanın sonunda artan parayı kumbarasına koyar.
They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
- Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
Food prices have surged.
- Gıda fiyatları arttı.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
- Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
Travel agencies' profits soared.
- Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
This town is increasing in population.
- Bu kasabanın nüfusu artıyor.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.