O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Makale Fransızca yazılmış.
- The article was written in French.
Bir palto bir giyim eşyasıdır.
- A coat is an article of clothing.
Vergiden muaf eşyaların var mı?
- Do you have any tax-free articles?
Çantasında çeşitli şeyler var.
- There are a variety of articles in her purse.
Bu makale bana TV'de gördüğüm bir şeyi hatırlatıyor.
- This article reminds me of something I saw on TV.
Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.
- These articles are all exempt from duty.
Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.
- In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır.
- Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.
Sözleşme maddesini yine oku.
- Read the article again.
Japonya umarım anayasasının 9. maddesine uyar.
- I hope that Japan will abide by Article 9 of her Constitution.
Dükkan her türde ürünler satar.
- The shop sells articles of all kinds.
Bu ürünü her yerde bulamazsın.
- You can't find this article everywhere.
Onların sözleşmelerini sansürlemem.
- I don't censor their articles.
a sales article.
an article of clothing.
She's a prime article (whip slang), she's a devilish good piece, a hell of a goer.
The definite-article status of O is what's under discussion here.
... We should question the form of the article, question our ...
... article getting fractured. ...