Saçımı düzenlemek zorundayım.
- I have to arrange my hair.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- We must make arrangements with them beforehand.
Biz Pazartesi günü saat akşam 6'da buluşmak için anlaşma yaptık.
- We made arrangements to meet at 6 p.m. on Monday.
Biz bir anlaşmaya vardık.
- We've come to an arrangement.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.
O, çiçekleri düzenlemeyi seviyor.
- She likes to arrange flowers.
Çiçek düzenlemeyi öğrenmek istiyorum.
- I'd like to learn how to arrange flowers.
Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
- Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.
Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
- The meeting was arranged for next Sunday.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.
Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
- I arranged catering for tomorrow's party.