Tom's hair was slicked back.
- Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
Let's sit at one of the tables near the back.
- Arkaya yakın masalardan birinde oturalım.
She turned around quickly.
- O hızla arkaya döndü.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
The hijackers moved to the rear of the plane.
- Korsanlar uçağın arkasına ilerledi.
It has rained for three days on end.
- Arka arkaya üç gün boyunca yağmur yağdı.
She bought articles of clothing one after another.
- O arka arkaya giyim eşyaları aldı.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
My cat purrs when I scratch behind his ears.
- Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Applaud, friends, the comedy has ended.
- Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
I asked after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
The horse rose on its hind legs.
- At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
Her boyfriend was not supportive.
- Erkek arkadaşı destekleyici değildi.
There is a small pond in back of my house.
- Evimin arkasında küçük bir gölet var.
A woman friend of ours took a trip to a small town last week.
- Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.