Several students in the back of the classroom were sleeping.
- Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
- Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
- Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
The hijackers moved to the rear of the plane.
- Korsanlar uçağın arkasına ilerledi.
The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson.
- Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Applaud, friends, the comedy has ended.
- Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.
Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
- Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
- Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
I want to thank my friends and family for supporting me.
- Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.
We have a small backyard.
- Bizim küçük bir arka bahçemiz var.
There's one small cat hiding behind the car.
- Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
He lives in a small town in the hinterlands.
- O, sahilin arkasındaki bölgede küçük bir kasabada yaşıyor.