O gerçek bir aristokrat.
- He's a genuine aristocrat.
Aristokratlar imparatorluk sarayının doğusunda ve batısında yaşadı.
- Aristocrats lived to the east and west of the imperial palace.
Aristokratlar arasındaki özel kavgalar sonucu milyonlar öldü.
- Millions have died as a result of private quarrels between aristocrats.
Aristokratlar imparatorluk sarayının doğusunda ve batısında yaşadı.
- Aristocrats lived to the east and west of the imperial palace.
Leyla aristokrat dünyada büyüdü.
- Layla grew up in the aristocratic world.
Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- His aristocratic manners amaze me.
²⁾ Plato was, as has so often been observed, temperamentally an aristocrat. And he believed that the qualities needed in his rulers were, in general, hereditary, and that given knowledge and opportunity you could deliberately breed for them.
An aristocratic constitution.
Aristocratic pride or manners.