Onun argümanı mantıklı idi.
- His argument was logical.
Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.
- His argument was based on facts.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bu bilgi savunma için önemsizdir.
- This data is immaterial to the argument.
Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.
- I took sides with them in the argument.
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bu iddia, söz sanatından başka bir şey değil.
- This argument is nothing more than rhetoric.
Bu fikir benim iddiamın temelidir.
- This idea is the basis of my argument.
Görüşün gerçeğe dayalı değil.
- Your argument is not based in reality.
Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
- The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
- The speaker's argument was off the point.
O tartışmayı yaptığımızdan beri Tom benimle konuşmadı.
- Tom hasn't talked to me since we had that argument.
Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.
- The most perfidious way of harming a cause consists of defending it deliberately with faulty arguments.
Avukat savunmada niçin kaybetti?
- Why did the lawyer lose in the argument?
Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?
- Why do you always have to get so personal when we have an argument?
Sana katılıyorum, o yüzden bu kadar kavgacı olmaya gerek yok.
- I agree with you, so there's no need to be so argumentative.
Tartışma kavga ile sona erdi.
- The argument ended in a fight.
Leyla tartışmacı ve kibirlidir.
- Layla is argumentative and arrogant.
Evlilik tartışmaları, bir evlilik için daima yapıcı olmalıdır.
- Marital arguments should always be constructive to a marriage.
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
- Tom seldom wins arguments.
The ad hominem argument is normally defined as an argument attacking the source of a proposition or argument rather than the proposition or argument itself.
... of the argument: the human rights case. This may seem a little weird on its face, but bear ...
... >>Doctorow: Yeah. I mean, there's-- I think that that argument starts by presupposing ...