Sami yardımcı olacak birkaç iş arkadaşına ihtiyaç duydu.
- Sami needed a few co-workers to assist.
Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.
- Dan got a lucky cat figurine from a co-worker for his birthday.
İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- My colleague and her husband are both American.
O ,emekli olduğu zaman iş arkadaşı ona bir hediye aldı.
- His colleagues gave him a present when he retired.
O bir meslektaşa güvendi.
- She trusted a co-worker.
Sami, kadın meslektaşlarıyla dalga geçti.
- Sami made fun of his female co-workers.
İspanya'da bir meslektaşımız var.
- We have a colleague in Spain.
Tom ve Mary her ikisi de benim meslektaşlarım.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
- Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.
Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.
- His novel ideas are time and again getting him into trouble with his more conservative colleagues.