O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.
- She gave a lift to a co-worker.
Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.
- Dan got a lucky cat figurine from a co-worker for his birthday.
İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- My colleague and her husband are both American.
İkisi benim iş arkadaşımdır.
- Both are my colleagues.
Dan testeresi ile bir meslektaşını ciddi biçimde yaraladı.
- Dan seriously injured a co-worker with his chainsaw.
O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
- He works really hard, and his co-workers respect him for it.
Tom ve Mary her ikisi de benim meslektaşlarım.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
- Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.
- Tom and I are soul mates.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.
Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
- Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.