Ben işe yürüyerek giderim.
- Ich gehe zu Fuß zur Arbeit.
Annem zor işe alışık değildir.
- Meine Mutter ist schwere Arbeit nicht gewohnt.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.
- Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.
Yorgun olmasına rağmen, işi bitirmeye çalıştı.
- Obwohl sie müde war, versuchte sie, die Arbeit zu Ende zu bringen.
İşinizden memnun musunuz?
- Sind Sie mit Ihrer Arbeit zufrieden?
Daha bitiremedin mi işini?
- Hast du deine Arbeit noch nicht beenden können?
İşi bitirmek onun iki saatini alır.
- Es kostet ihn zwei Stunden, die Arbeit zu beenden.
Öğrenciler işi kendileri yaptılar.
- Die Schüler haben die Arbeit selbst gemacht.
Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
- This purse is made of paper.
Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
- This handbag is made of paper.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız.
- Please write the answer on this piece of paper.
O, her sabah gazete okur.
- He reads the paper every morning.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
He is at work now, but will be coming home at seven.
- Er ist jetzt bei der Arbeit, wird aber um sieben nach Hause kommen.
He got fired for slacking off at work.
- Er wurde gefeuert, weil er bei der Arbeit faulenzte.