تعريف arası في التركية الإنجليزية القاموس.
- inter
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
Years intervene between the two incidents.
- İki olay arasında yıllar geçer.
- internetwork
- ara
- {i} recess
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
- Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
The judge called for a recess of two hours.
- Yargıç iki saat ara verdi.
- ara
- {s} intermediary
- ara
- {i} break
She spoke for 30 minutes without a break.
- O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
- arası bozulmak
- bust up
- arası açık
- at enmity with
- arası açık olmak
- to be at loggerheads
- arası açık olmak
- be in badly with
- arası açılmak
- grow away from
- arası açılmak
- to fall out with sb
- arası bozuk
- at odds
- arası bozuk olmak
- be in bad with
- arası geçmeden
- without delay, while the situation is still fresh
- arası hoş olmamak
- 1. to be on bad terms with. 2. to dislike (something)
- arası iyi
- on good terms
She's on good terms with Mr. Brown.
- Onun Bay Brown'la arası iyi.
Tom is not on good terms with his family.
- Tom'un ailesiyle arası iyi değil.
- arası iyi olmak
- to hit it off (with sb)
- arası iyi olmak
- be on good terms with
- arası kötü olmak
- be in bad with
- arası soğumak
- to lose its importance with the passage of time
- arama ve kurtarma birimler arası komitesi
- (Askeri) interagency committee on search and rescue
- artı arası kesilmemek
- to continue without a break, go on incessantly
- ara
- {i} space
Leave a space between the lines.
- Satırlar arasında bir boşluk bırak.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
- Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
- ara
- {f} search
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
Search and rescue operations began immediately.
- Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.
- ara
- interval
The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
The volcano erupts at regular intervals.
- Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
- ara
- gap
There is a generation gap between them.
- Onlar arasında kuşak farkı var.
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
- ara
- distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
- ara
- sought
They all sought for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
He sought shelter from the rain.
- O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
- ara
- time out
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
- ara
- time, point in time
- ara
- interim
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
- ara
- look for
Tom went out to look for something to eat.
- Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
Let's split up and look for Tom.
- Ayrılalım ve Tom'u arayalım.
- ara
- seek
Everybody has the right to seek happiness.
- Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- eyaletler arası
- interstate
Her car broke down on the interstate.
- Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
I'm on the interstate.
- Ben eyaletler arasındayım.
- ara
- buffer
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- ara
- footing
- ara
- relation
Relations between us seem to be on the ebb.
- Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
- ara
- range
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
They're just out of my price range.
- Onlar benim fiyat aralığının dışında.
- ara
- stop
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
How about stopping the car and taking a rest?
- Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- ara
- margin
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
- ara
- half
Tom called about half an hour ago.
- Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
Let's meet halfway between your house and mine.
- Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- ara
- (Bilgisayar) lookup
- ara
- leg
Tom is the legal owner of this piece of land.
- Tom bu arazinin yasal sahibidir.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
- ara
- middle
Tom's car is parked in the middle of the road.
- Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
The car stopped in the middle of the road.
- Araba yolun ortasında istop etti.
- ara
- pitch
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
- ara
- (Mekanik) clearance
- ara
- cease
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- ara
- (Mimarlık) partition
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
- ara
- comma
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
- ara
- meanwhile
Meanwhile, time is running out.
- Bu arada, zaman tükeniyor.
Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff.
- Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.
- ara
- (Bilgisayar) place call
- ara
- terms
I hear you're on bad terms with Owen.
- Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
Tom is on good terms with Mary.
- Tom'un Mary ile arası iyidir.
- ara
- (Bilgisayar) place a call
- blok arası
- (Spor) seams
- dinler arası diyalog
- interfaith dialogue
- kelime arası boşluk
- tracking
- kolon arası
- (Bilgisayar) gutter
- parmak arası
- interdigital
- tavan arası
- lofts
- tavan arası
- loft
There is plenty of space in the loft for storage.
- Tavan arasında bol miktarda depolama alanı vardır.
- tavan arası
- cockloft
- ara
- discontinuation
- ara
- scrabble
- ara
- discontinuance
- ara
- interm
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
- ara
- {f} call
Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
- Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
Arriving at the airport, I called her up.
- Havaalanına vardığımda onu aradım.
- ara
- interstice
- ara
- interlude
- ara
- {f} searching
Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
They continued searching.
- Aramaya devam ettiler.
- ara
- pause
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
- Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
Let's take a short pause.
- Kısa bir ara verelim.
- ara
- lapse
- ara
- seek for
- ara
- look up
I often look up words in that dictionary.
- O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
Look up the number in the phone book.
- Telefon rehberinde numarayı ara.
- ara
- half time
- ara
- {f} seeking
I came here seeking justice.
- Buraya adalet aramak için geldim.
Tom isn't seeking asylum.
- Tom sığınma aramıyor.
- ara
- interspace
- ara
- {f} ransacking
- ara
- {f} dial
In the case of fire, dial 119.
- Yangın durumunda, 119'u arayın.
In case of fire, you should dial 119 immediately.
- Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.
- ara
- search for
The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
- Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
They did not have time to search for it.
- Onu aramak için zamanları yoktu.
- 11-12 Haziran arası
- between June 11-12
- 11-12 Haziran arası
- between the dates of June 11-12
- apış arası
- Perineum: The region between the scrotum and the anus in males, and between the posterior vulva junction and the anus in females
- ara
- ıntermediate
- ara
- look#for
- ders arası
- Between classes
- koyu gri ve siyah arası renk
- between dark gray and black colors
- kültürler arası
- Intercultural
- milletler arası, uluslararası, enternasyonal
- among nations, international, international
- reklam arası
- Commercial break
- satır arası
- Between the lines
- tanecikler arası
- Transgranular
- tanecikler-arası
- Transgranular
- uluslar arası
- international
The official names of planets and their moons are governed by the International Astronomical Union.
- Gezegenlerin ve onların uydularının resmi isimleri Uluslar arası Astronomi Birliği tarafından kullanılır.
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
- yeşil ile mavi arası renk
- between green and blue colors
- (gabarit international de chargement) uluslar arası yükleme mastarı (ölçü birimi
- (Askeri) (gabarit international de chargement) international loading gauge
- Amerikan Gönüllü Uluslar Arası Faaliyetler Konseyi
- (Askeri) American Council for Voluntary International Action
- Birimler Arası Daimi Komitesi (Birleşmiş Milletler (UN)); geçici kuvvet komutanı
- (Askeri) Interagency Standing Committee (UN); interim acting service chief
- Birleşmiş Milletler (UN) Uluslar Arası Tabii Afetleri Önlemenin On Yılı
- (Askeri) International Decade for Natural Disaster Reduction (UN)
- Gemilerin Denizde Sebep Olduğu Kirlenmeyi Önleme Uluslar Arası Sözleşmesi
- (Askeri) International Convention for the Prevention of Pollution from Ships
- Hükümetler Arası Denizcilik Danışma Örgütü
- (Hukuk) Intergovernmental Marine Consultation Organization (IMCO)
- Hükümetler Arası Göç Komitesi
- (Hukuk) Intergovernmental Committee for Migration (ICM)
- Komutanın İhtiyacı Olan Kritik Bilgiler; Uluslar Arası Telsiz İstişare Komitesi
- (Askeri) commander's critical information requirement; International Radio Consultative Committee
- Kuvvetler arası eğitim teşkilatı
- (Askeri) inter-Service training organization
- Milli Birimler Arası Narkotik Enstitüsü
- (Askeri) National Interagency Counternarcotics Institute
- Ulusal Güvenlik Konseyi / Teşkilatlar Arası Çalışma Grubu
- (Askeri) National Security Council/Interagency Working Group
- Ulusar Arası Kızıl Haç; Uluslar Arası Kurtarma Komitesi
- (Askeri) International Red Cross; International Rescue Committee
- Uluslar Arası (Suçla Mücadele) Kriminal Polis Teşkilatı
- (Askeri) International Criminal Police Organization
- Uluslar Arası Atom Enerjisi Kurumu (UN)
- (Askeri) International Atomic Energy Agency (UN)
- Uluslar Arası Büro Makinaları
- (Askeri) International Business Machines
- Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı (IMO) arama ve kurtarma elkitabı
- (Askeri) International Maritime Organization (IMO) search and rescue manual
- Uluslar Arası Gönüllü Dernekleri Konseyi
- (Askeri) International Council of Voluntary Agencies
- Uluslar Arası Hastalık Kodları; Uluslar Arası İşbirliği Ve Kalkınma Programı (US
- (Askeri) International Code of Diseases; International Cooperation and Development Program (USDA)
- Uluslar Arası Hava Taşımacılığı Derneği
- (Askeri) International Air Transport Association
- Uluslar Arası Kalkınma İşbirliği Teşkilatı
- (Askeri) International Development Cooperation Agency
- Uluslar Arası Konteyner Kiralayanlar Enstitüsü
- (Askeri) Institute of International Container Lessors
- Uluslar Arası Kriminal (Suçla Mücadele) Polis Teşkilatı, Birleşik Devletler Ulus
- (Askeri) International Criminal Police Organization, United States National Central Bureau (DOJ)
- Uluslar Arası Narkotik ve Yasa Uygulama İşleri (USG)
- (Askeri) International Narcotics and Law Enforcement Affairs (USG)
- Uluslar Arası Para Fonu (UN)
- (Askeri) International Monetary Fund (UN)
- Uluslar Arası Polis Görev Kuvveti
- (Askeri) International Police Task Force
- Uluslar Arası Program Ofisi
- (Askeri) International Program Office
- Uluslar Arası Radyo Yayın Bürosu
- (Askeri) International Broadcasting Bureau
- Uluslar Arası Sivil Havacılık Teşkilatı
- (Askeri) International Civil Aviation Organization
- Uluslar Arası Standardizasyon Paketi Teşkilatı
- (Askeri) International Organization for Standardization package
- Uluslar Arası Standardizasyon Teşkilatı; izolasyon, tecrit
- (Askeri) International Organization for Standardization; isolation
- Uluslar Arası Telefon ve Telgraf İstişare Komitesi
- (Askeri) International Telegraph and Telephone Consultative Committee
- Uluslar Arası Telekomünikasyon Uyduları Teşkilatı
- (Askeri) International Telecommunications Satellite Organization
- Uluslar Arası Çalışma Teşkilatı (UN)
- (Askeri) International Labor Organization (UN)
- Uluslar Arasıslar Arası Kızıl Haç ve Kızıl Ay Toplulukları Federasyonu
- (Askeri) International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies
- Uluslar arası Adalet Divanı
- (Hukuk) (Lahey divanı) International Court of Justice (ICJ)
- Uluslar arası Adalet Mahkemesi
- (Hukuk) International Court of Justice
- Uluslar arası Af Örgütü
- (Hukuk) Amnesty International
- Uluslar arası Akreditasyon Forumu
- (Hukuk) International Accreditation Forum (IAF)
- Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı
- (Hukuk) International Atomic Energy Agency (IAEA)
- Uluslar arası Bayındırlık ve Kalkınma Bankası
- (Hukuk) International Bank for Reconstruction and Development (IBRD)
- Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlar
- (Hukuk) crimes within the jurisdiction of the International Criminal Court
- Uluslar arası Denizcilik Örgütü
- (Hukuk) International Maritime Organization (IMO)
- Uluslar arası Ekonomik İşbirliği Konferansı
- (Hukuk) Conference on International Economic Cooperation (CIEC)
- Uluslar arası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights
- Uluslar arası Enerji Ajansı
- (Hukuk) International Energy Agency
- Uluslar arası Hukuk Komisyonu
- (Hukuk) international law commission
- Uluslar arası Hür İşçi Konfederasyonları
- (Hukuk) International Confederation of Free Trade Unions
- Uluslar arası Kalkınma Derneği
- (Hukuk) International Development Association (IDA)
- Uluslar arası Kamu İşçileri Konfederasyonu
- (Hukuk) International Public Employees Confederation
- Uluslar arası Kriminal Polis Örgütü
- (Hukuk) International Criminal Police Organization (INTERPOL)
- Uluslar arası Laboratuvar Akreditasyon İşbirliği Örgütü
- (Hukuk) International Laboratory Accreditation Cooperation (ILAC)
- Uluslar arası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
- Uluslar arası Olimpiyat Komitesi
- (Hukuk) International Olympic Committee (IOC)
- Uluslar arası Para Fonu
- (Hukuk) International Monetary Fund (IMF)
- Uluslar arası Para Fonu stand-by anlaşması
- (Hukuk) IMF stand-by agreement
- Uluslar arası Sivil Havacılık Örgütü
- (Hukuk) International Civil Aviation Organization (ICAO)
- Uluslar arası Suç Soruşturma Eğitim Yardım Programı (DOJ)
- (Askeri) International Crime Investigative Training Assistance Program (DOJ)
- Uluslar arası Tarımsal Kalkınma Fonu
- (Hukuk) International Fund for Agricultural Development
- Uluslar arası Taşımacılık Yapan Araç Personeli Konusunda Avrupa Anlaşması
- (Hukuk) European Agreement on the Work of Personal of Vehicles Engaged in International Road Haulage
- Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği
- (Hukuk) International Telecommunication Union
- Uluslar arası Ticaret Örgütü
- (Hukuk) International Trade Organization (ITO)
- Uluslar arası Uyuşturucu Maddeleri Denetleme Organı
- (Hukuk) International Narcotics Control Board
- Uluslar arası işaret Kodları
- (Askeri) International Code of signals
- Uluslar arası kızıl haç Komitesi
- (Askeri) International Committee of the Red Cross
- Uluslar arası Çalışma Örgütü
- (Hukuk) International Labour Organization (ILO)
- Uluslar arası Ödemeler Bankası
- (Hukuk) Bank for International Settlements (BIS)
- Yeni Uluslar arası Ekonomik Düzen
- (Hukuk) New International Economic Order
- alet uçuşu meteorolojik şartları; Uluslar Arası Tıp Birliği
- (Askeri) instrument meteorological conditions; International Medical Corps
- anüs ile cinsel organ arası
- perineum
- apış arası
- the space between the thighs, perineum
- apış arası
- perineum
- apış arası
- the space between two legs
- ara
- intermediate
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
- ara
- distance; break
- ara
- cessation
- ara
- distance (between two things)
- ara
- intermediary, intermediate
- ara
- intermission
It was raining all day long without intermission.
- Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
- ara
- chasm
- ara
- break (in a game); interlude; intermission
- ara
- interlocutory
- ara
- lull
- ara
- mediate
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
- ara
- discontinuity
- ara
- interruption
- ara
- check
Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
- ara
- time between two events, interval
- ara
- idle
- ara
- meso
- ara
- breathing space
- ara
- recessional
- ara
- relations (between people)
- ara
- space, spacing
- ara
- interregnum
- ara
- breather
- ara
- idler
- ara
- short break; discontinuance
- ara
- bye
- ara
- {i} truce
- ara
- abscission
- ara
- {i} spread
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
- ara
- quest
I called you because I need to ask you a question.
- Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
- ara
- tween
- ara
- (Nükleer Bilimler) interstitial
- ara
- {i} respite
- ara
- time lag
- ara
- {i} spacing
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
- ara
- {i} recreation
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
- ara
- surcease
- ara
- rootle
- ara
- drive
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
- ara
- forage
- ara
- {i} distance
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
- Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.
When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
- Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.
- askeri bakanlıklar arası alım (mubaya) talebi
- (Askeri) military interdepartmental purchase request
- atalet ölçü birimi; imla maddeleri arası birim
- (Askeri) inertial measuring unit; intermatrix unit
- bakanlıklar arası telsiz danışma komitesi
- (Askeri) interdepartment radio advisory committee
- banka ve postane arası havale
- giro
- bilgi hedefleri; bilgi harekatları; istihbarat gözetimi; uluslar arası teşkilat
- (Askeri) information objectives; information operations; intelligence oversight; international organization
- bilgi sistemi; anahtarlar arası
- (Askeri) information system; interswitch
- bilgi yönetim sistemi; uluslar arası askeri personel; uluslar arası askeri stand
- (Askeri) information management system; international military staff; international military standardization
- bilgi yönetim subayı; Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı
- (Askeri) information management officer; International Maritime Organization
- bilimler-arası branşlar
- (Eğitim) interdisciplinary
- birimler arası bilgi bürosu
- (Askeri) interagency information bureau
- birimler arası nüve grubu
- (Askeri) interagency core group
- biriyle arası iyi olmak
- be on good terms with
- birleştirilmiş sistem testi; şehirler arası ana telefon hattı
- (Askeri) integrated system test; interswitch trunk