تعريف aralıksız في التركية الإنجليزية القاموس.
- unceasing
- uninterrupted
- without interruption
- nonstop
- incessant; sustained
- unabating
- continuously; without a respite
- unbroken
- continuous, ceaseless, incessant, perpetual; continuously, nonstop
- unremitting; perpetual
- continuously
- non stop
- {s} incessant
It rains incessantly.
- Aralıksız olarak yağmur yağıyor.
- {s} sustained
- compact
- {s} continuous
It rained continuously for three days.
- Yağmur üç gün boyunca aralıksız yağdı.
- constant
- solid
- imply
- relentless
- without cease
- straight
I just worked 13 hours straight.
- Sadece on üç saat aralıksız çalıştım.
- continual
- on
- ceaseless
- unremitting
- without space
- {s} perpetual
- without a respite
- {s} continued
- running
- aralık
- space
- aralık
- gap
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
- aralıksız süre
- stretch
- aralıksız çalışan
- perpetual
- aralıksız ateş eden tüfek
- repeating rifle
- aralıksız ateş etmek
- repeat
- aralıksız olarak
- repeatedly
- aralıksız olarak
- on and on
- aralıksız olarak
- incessantly
It rains incessantly.
- Aralıksız olarak yağmur yağıyor.
- aralıksız sürmek
- stream
- aralıksız vurmak
- pelt
- aralıksız yapmak
- perpetuate
- Aralık
- {i} December
In December 1941, the United States was at war.
- Aralık 1941 yılında, Amerika Birleşik Devletleri savaştaydı.
There are 31 days in December.
- Aralıkta 31 gün vardır.
- aralık
- interval
Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
The meetings were held at intervals.
- Toplantılar belli aralıklarla gerçekleştirildi.
- aralık
- ajar
Leave the door ajar when you go.
- Gittiğiniz zaman kapıyı aralık bırakın.
The door to the house was ajar.
- Evin kapısı aralıktı.
- aralık
- {i} separation
- aralık
- (Bilgisayar) range from
- aralık
- parenthesis
- aralık
- {i} aperture
- aralık
- {i} time
- aralık
- {i} hiatus
- aralık
- hall
- aralık
- clearance
- aralık
- gauge
- aralık
- (Bilgisayar) kern at
- aralık
- (Mekanik) gate
- aralık
- backlash
- aralık
- differential
- aralık
- interregnum
- aralık
- (Denizbilim) slit
- aralık
- between
I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
- Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
- aralık
- crack
Tom left the door open a crack.
- Tom kapıyı biraz aralık bıraktı.
- aralık
- separation; hiatus
- aralık
- remove
- aralık
- half-open
- aralık
- {i} rift
- aralık
- discontinuation
- aralık
- {i} break
- aralık
- intermission
- aralık
- spacing
- aralık
- interim
- aralık
- corridor
- aralık
- half open
- Aralık
- twelfth and final month of the Gregorian calendar
- aralık
- range
Even though Tom eats mostly junk food, he rarely gets sick and his BMI is in the normal range.
- Tom çoğunlukla abur cubur yese de, nadiren hastalanır ve Vücut Kitle İndeksi normal aralıktadır.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
- aralık
- discontinuanceation
- aralık
- band
- aralık
- Dec
He will be back a week from today, that is, on December 10.
- O, bugünden itibaren bir hafta sonra geri dönecek, yani, 10 Aralıkta.
There are 31 days in December.
- Aralıkta 31 gün vardır.
- aralık
- space, opening, interval, gap
- aralık
- lacuna
- aralık
- toilet, Brit. water closet
- aralık
- interstice
- aralık
- corridor; passageway
- aralık
- time, interval, moment
- aralık
- ajar, half open
- aralık
- gap , interval
- aralık
- space, opening, interval, gap, aperture; interval, moment; corridor, passageway; (ay) December; ajar, half-open
- aralık
- aperture; time; daylight; gangway; rift
- aralık
- interspace
- aralık
- mus. interval
- aralık
- span
- aralık
- juncture
- aralık
- {i} gangway
- aralık
- tone
- aralık
- (Nükleer Bilimler) clearence
- aralık
- {i} daylight