arılar

listen to the pronunciation of arılar
التركية - الإنجليزية
(Arılık) bees

The girls are as busy as bees. - Kızlar, arılar kadar meşguldür.

Flowers attract bees. - Çiçekler arıları çeker.

beetles
arı
bee

She is as busy as a bee. - O bir arı kadar meşguldür.

The girls are as busy as bees. - Kızlar, arılar kadar meşguldür.

arı
innocent
arı
{s} clean

I'm looking for something to clean the carpet with. - Ben halıyı temizlemek için bir şey arıyorum.

arı
distinct
arı
pure
arı
clear
arı
clean; pure; unadulterated; innocent
arı
wasp

I don't think this is a wasp. - Bunun bir eşek arısı olduğunu sanmıyorum.

I got a nasty sting from a wasp. - Bir yaban arısı beni soktu.

arı
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere, Fam: zarkanatlılar, gışâiyülcenah) [syn.: arı, bal arısı] bee
arı
unspotted
arı
quit
التركية - التركية
Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınları ve arka ayakları kıllarla örtülü zar kanatlılar familyası
Arı
(Osmanlı Dönemi) HAŞREM
Arı
salt
Arı
miliz
Arı
moz
Arı
pucek
arı
çıplak, yoksun
arı
Günahsız
arı
Temiz, münezzeh
arı
Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)
arı
Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis
arı
Bir kimyasal özdeğin yabancı özdeciklerden arınmış niteliği
arı
Hint-iran dil grubuna verilen ad
arı
(Osmanlı Dönemi) nahl
arılar
المفضلات