apt to provoke a fight

listen to the pronunciation of apt to provoke a fight
الإنجليزية - التركية

تعريف apt to provoke a fight في الإنجليزية التركية القاموس.

fighting
kavga

Aslında Tom ve John'u hiç kavga ederken görmedim. - I never actually saw Tom and John fighting.

Kavga ettiği için okuldan kovuldu. - He was expelled from school for fighting.

fighting
{s} savaşan
fighting
dövüş

Anne dövüşen çocukları ayırdı. - The mother separated the fighting children.

Tom dövüşmüyor, değil mi? - Tom isn't fighting, is he?

fighting
mücadele

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı. - Japanese and American forces were still fighting bitterly.

fighting
harp
fighting
{s} savaş

Sokaklarda savaş vardı. - There was fighting in the streets.

Vietnam savaşında savaşırken öldü. - He died fighting in the Vietnam War.

fighting
savaşarak

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

fighting
{s} mücâdeleye hazır
fighting
(Askeri) SAVAŞ: Taktik alanda, yapılan bir savaş içinde bilfiil çarpışmalar
fighting
{i} mücâdele

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim. - They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
{s} savaşçı

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

الإنجليزية - الإنجليزية
fighting
apt to provoke a fight

    الواصلة

    apt to pro·voke a fight

    التركية النطق

    äpt tı prıvōk ı fayt

    النطق

    /ˈapt tə prəˈvōk ə ˈfīt/ /ˈæpt tə prəˈvoʊk ə ˈfaɪt/
المفضلات