Dış görünüşlere aldanmayın.
- Don't be fooled by appearances.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
- Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.
- Don't judge a person by his appearance.
Görünüşe göre yargılamayın.
- Don't judge by appearances.
İnsanları görünüşle yargılama.
- Don't judge people by appearance.
Kurbanın kendi kanı ile katilin adını yazmaya çalıştığı görünmektedir.
- It appears that the victim tried to write the murderer's name with his own blood.
Bizzat görünmek zorundasın.
- You have to appear in person.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
İki erkek kardeş görünümde oldukça farklı.
- The two brothers are quite unlike in their appearance.
Asla reddedemeyeceğin iki şey vardır, seks ve televizyona çıkmak.
- There are two things you never turn down: sex and appearing on television.
Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- His appearance animated the party.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story appears to be true.
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Perdenin arkasından bir kedi belirdi.
- A cat appeared from behind the curtain.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
O, dışarıya belli etmedi.
- She managed to keep up appearances.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- She made her first appearance as a musician.
Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.
- A great man doesn't care about his appearance.
Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.
- He was surprised by the sudden appearance of his friend.
Aniden ortaya çıkmasına şaşırdım.
- I was surprised by his sudden appearance.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Naoto görünüş olarak babasına benziyor.
- Naoto takes after his father in appearance.
Bu kaçınılmaz gibi gözüküyor.
- This appears to have been inevitable.
O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
- He did not appear at all, which made her very uneasy.
And God ... said, Let ... the dry land appear.
A great writer appeared at that time.
Judge not according to the appearance. --John. vii. 24.
The patient had a small bowel obstruction and there was no appearance until after the obstruction resolved.
And now am come to see . . . It thy appearance answer loud report. --Milton.
Will he now retire, After appearance, and again prolong Our expectation? --John Milton.
There was a strange appearance in the sky.
His sudden appearance surprised me.
With tact and management it would be possible to partially satisfy creditors, and keep up appearances for six months more.
The question of money always rears its ugly head in the matters of business.
Tom hasn't yet made an appearance.
- Tom hasn't made an appearance yet.
Tom hasn't made an appearance yet.
- Tom hasn't yet made an appearance.
... despite appearances stempel isn't a capital ...