تعريف appealingly في الإنجليزية التركية القاموس.
- çekici/dokunaklı şekilde
- isteyerek
- appeal
- başvuru
Tom yardım başvurusunda bulundu.
- Tom appealed for help.
Sanığa bir başvuru verildi.
- The defendant was granted an appeal.
- appeal
- temyiz
Biz destek için temyize gittik.
- We made an appeal for support.
Devlet, kararı temyiz etti.
- The state appealed the verdict.
- appeal
- {f} başvurmak
- appeal
- {i} çağrı
- appeal
- çekicilik
- appeal
- cazibe
Televizyonun onun için büyük bir cazibesi vardır.
- Television has a great appeal for him.
- appeal
- ilgisini çekmek
- appeal
- müracaat etmek
- appeal
- müracaat
- appeal
- ilgi çekme
- appealing
- çekici
Bence o gerçekten çekici.
- I think that's really appealing.
Çok çekici görünmüyor.
- It doesn't sound too appealing.
- appeal
- cezbetmek
- appeal
- {f} yalvarmak
- appeal
- {i} yakarış
- appeal
- albeni
Bence o gerçekten albenilidir.
- I think that's really appealing.
- appealing
- cazibeli
- appeal
- {i} yalvarma
- appeal
- {i} rica
Yeni kliniğe katkıda bulunmanı rica ediyorum.
- I appeal to you to contribute to the new clinic.
- appealing
- hitap eden
- appeal
- arzuhal
- appeal
- seslenmek
- appeal
- çekmek
- appeal
- (Kanun) takip etmek
- appeal
- müracaatta bulunma
- appeal
- başvuruda bulunmak
- appeal
- açmak
- appeal
- (Ticaret) itiraz etme
O en küçük ortak paydaya itiraz etmeye çalışıyor.
- He's trying to appeal to the least common denominator.
- appeal
- (Kanun) temyiz etmek (kararı)
- appeal
- temyize gitmek
- appealing
- hoş
- appealing
- {s} cazip
Öyle bir yer gerçekten cazip değildir.
- A place like that is not really appealing.
O gerçekten cazip geliyor.
- That sounds really appealing.
- appealing
- duygulandırıcı
- appealing
- sempatik
- appealing
- isteyerek
- appealing
- isteme
- appealing
- tatlı
- appeal
- hoşuna gitmek
- appeal
- çekim
- appeal
- rica etmek
- appeal
- yüksek mahkemeye yapılan rica
- appeal
- {f} başvur
Tom yardım başvurusunda bulundu.
- Tom appealed for help.
Tom yardım için bize başvurdu.
- Tom appealed to us for help.
- appeal
- davayı bir üst mahkemeye götürmek
- appeal
- sarmak
- appeal
- dilemek
- appealing
- dokunaklı
- appealing
- {f} iste
- appeal
- tiraz
- appeal
- {i} huk. temyiz: the right of appeal temyiz hakkı
- appeal
- davayı daha yüksek bir mahkemeye devretme
- appeal
- davayı bir üst mahkemey
- appeal
- daha yüksek bir makama baş vurma
- appeal
- münacat
- appeal
- yardım ya da merhamet için yapılan rica
- appeal
- (Mukavele) davayı daha üst mahkemeye devretmek, temyiz etmek
- appeal
- istek/cazibe/temyiz
- appeal
- {i} başvurma, müracaatta bulunma
- appeal
- {f} 1. to -e çekici
- appeal
- {f} üst mahkemeye başvurmak
- appeal
- appeal temyiz et/iste/çek
- appeal
- istinaf
- appealing
- {s} albenili
Bence o gerçekten albenilidir.
- I think that's really appealing.
- appealing
- {s} yakaran
- appealing
- albenisi olan
- appealing
- {s} yalvaran
- appealing
- {s} güzel
Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.
- It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- appealing
- {s} yalvaran (bakış)
- appealing
- appeal temyiz et/iste/çek
- appealing
- hoş görünen
- appealing
- çekici/dokunaklı
- appealing
- {s} sevimli