Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi.
- Tom wasn't in the mood to accept Mary's apology.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Tom'un özür dilemesini istemiyorum.
- I don't want Tom's apology.
Ben ona özür dilemeliyim.
- I must make an apology to her.
The Apology of Socrates.
The CEO made a public apology for the scandal, and promised full cooperation with the authorities.
... My apologies. ...