O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his parents.
O, ailesinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his family.
Ne oldu? Tüm apartman dairesinde su var.
- What happened? There's water in the whole apartment.
O, gerçek bir daire değildir.
- It isn't a real apartment.
Sami karısından ayrı olarak, gittikçe daha fazla zaman geçirdi.
- Sami spent more and more time apart from his wife.
Birbirimizden ayrı olarak biraz zaman geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- I think we should spend some time apart from each other.
New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
- We rented an apartment when we lived in New York.
Ne oldu? Tüm apartman dairesinde su var.
- What happened? There's water in the whole apartment.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Elektrikli cihazları parçalarına ayırmayı seviyor.
- He likes to take electric devices apart.
Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
- This apartment is bigger than any other one in the building.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- What else did you find in Tom's apartment?
Anne baban bizi sonsuza kadar uzak tutamazlar.
- Your parents can't keep us apart forever.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Leyla ve Selime aynı dairede oturuyorlardı ama çok farklı kadınlardı.
- Layla and Salima lived in the same apartment, but they were very different women.
İki kız ve üç erkek bir apartman dairesinde yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.
- Two girls and three boys live in the apartment, each one coming from a different country.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
O, gerçek bir daire değildir.
- It isn't a real apartment.
İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
- The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
İki odalı bir daire kiralamak istiyorum.
- I want to rent an apartment with two rooms.
Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.
- The old man lived in the three-room apartment.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
Amcam bir apartman dairesinde yaşamaktadır.
- My uncle lives in an apartment.
O, bir apartman dairesinde tek başına yaşıyor.
- He lives alone in an apartment.
Let Pleasure go, put Care apart.
Consider the two propositions apart.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
to take a piece of machinery apart.
By this contrivance I got into the inmost court; and, lying down upon my side, I applied my face to the windows of the middle stories, which were left open on purpose, and discovered the most splendid apartments that can be imagined. There I saw the empress and the young princes in their several lodgings, with their chief attendants about them.
... it how's the private apartments at the imperial family ...