anything that is able to make a big change in a person or thing

listen to the pronunciation of anything that is able to make a big change in a person or thing
الإنجليزية - التركية

تعريف anything that is able to make a big change in a person or thing في الإنجليزية التركية القاموس.

force
zorlamak

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to force you to do that.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

Amerikan kuvvetleri geri çekildi. - American forces were withdrawn.

Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti. - Hoover withdrew American forces from Nicaragua.

force
{i} güç

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü. - Japanese forces marched into Burma.

Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı. - In the first few hours of the battle, Union forces were winning.

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Yasa artık yürürlükte değil. - The law is no longer in force.

Bu kanun hâlâ yürürlükte mi? - Is that law still in force?

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı. - I was forced to sign my name.

Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı. - Public pressure forced the army to act.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
الإنجليزية - الإنجليزية
force
anything that is able to make a big change in a person or thing

    الواصلة

    a·ny·thing that I·s a·ble to make a big change in a per·son or thing

    التركية النطق

    enithîng dhıt îz eybıl tı meyk ı bîg çeync în ı pırsın ır thîng

    النطق

    /ˈenēˌᴛʜəɴɢ ᴛʜət əz ˈābəl tə ˈmāk ə ˈbəg ˈʧānʤ ən ə ˈpərsən ər ˈᴛʜəɴɢ/ /ˈɛniːˌθɪŋ ðət ɪz ˈeɪbəl tə ˈmeɪk ə ˈbɪɡ ˈʧeɪnʤ ɪn ə ˈpɜrsən ɜr ˈθɪŋ/
المفضلات