الإنجليزية - التركية
تعريف anything regarded as like a human heel in shape; a protuberance; a knob في الإنجليزية التركية القاموس.
- heel
- {i} topuk
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
-She wears high heels to make herself look taller.
O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
-She was wearing a short skirt and high heels.
- heel
- {i} ökçe
- heel
- yana yatmak
- heel
- (Argo) alçak herif
- heel
- (ayakkabıya) ökçe takmak
- heel
- (denizcilik-gemi) bir yana yatmak veya yatırmak
- heel
- (ABD-argo) alçak adam, kalleş kimse
- heel
- {f} topuğunu yere vurarak dans etmek
- heel
- (isim) topuk, ökçe, golf sopası ucu, kalleş, aşağılık kimse, alçak
- heel
- {i} aşağılık kimse
- heel
- {f} yana yatırmak (gemi)
- heel
- uç art
- heel
- {i} kalleş
- heel
- {f} topuk takmak
- heel
- {f} ökçe takmak
- heel
- {f} dizinin dibinden ayrılmamak
- heel
- çorap topuğu
- heel
- {f} topuk pası vermek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف anything regarded as like a human heel in shape; a protuberance; a knob في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- heel
anything regarded as like a human heel in shape; a protuberance; a knob
الواصلة
a·ny·thing regarded as like a hu·man heel in shape; a protuberance; a knobالنطق
Resimler
المفضلات