Her halükarda çok geç.
- In any case, it's too late.
Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me any time.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Tom Mary'nin davranışını daha fazla görmemezlikten gelemeyeceğini söylüyor.
- Tom says he can't ignore Mary's behavior any longer.
Tom daha fazla bekleyemeyeceğini söylüyor.
- Tom says he can't wait any longer.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Biraz tatlı ister misiniz?
- Would you like any dessert?
Eğer kaldıysa bana biraz kahve ver.
- Give me some coffee if there is any left.
Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
- To be happy and not ask any more questions would be best.
Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
- Be happy and don't ask any more questions...that is best.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
Odada hiç kimse yoktu.
- There was hardly anyone in the room.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
Birisi soruma cevap verebilir mi?
- Can anyone answer my question?
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
Herhangi birisi olan herkes oradaydı.
- Everybody who was anybody was there.
Tom'un yerine koymak için herhangi birisini bulamıyoruz.
- We haven't been able to find anyone to replace Tom.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
O artık öfkesini tutamadı.
- He couldn't hold his temper any longer.
Ben pizzayı spagettiyi sevdiğimden daha çok sevmiyorum.
- I don't like pizza any more than I like spaghetti.
Onu senden daha çok sevmiyorum.
- I don't like it any more than you do.
Kızınız artık bir çocuk değildir.
- Your daughter is not a child any more.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.
- She could not put up with the insults any more.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
anyone with any sense, had already left town.
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Her neyse, o şimdi Paris'te olabilir.
- Anyhow, he may now be in Paris.
Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
- Anyway, I know you must be busy, so let me go.
Birkaç gün bir şey yememelisin.
- You must not eat anything for a few days.
Birkaç günlüğüne hiçbir şey yememek veya içmemek ölümle sonuçlanabilir.
- Not eating or drinking anything for a couple of days may result in death.
Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Some people don't believe in any religion.
Bazı bilim adamlarına göre, büyük deprem şimdi her an olabilir.
- According to some scholars, a major earthquake could occur at any moment now.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
- At any rate I will go out when it stops raining.
Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
- At any rate, we can't change the schedule.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Bu her ne pahasına olursa olsun satılık değil.
- This isn't for sale at any price.
Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
- He is determined to succeed at any price.
Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.
- I have hardly any English books.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have hardly any money with me.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
It won't do you any good.
Any may apply.
I wasn't any too easy in my mind.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
This wasn't just any old fan, but the president of his local fan club.
Any way you slice it, we have to get out of here and we have to take him with us.
Jim broke the window — or maybe it was John? At any rate, the window’s broken now.
Are you by any chance looking for a new staff member?.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
H. T. Webster's comic strip, The Timid Soul, in the Oakland Tribune of September 10, 1950 used the tendency to repeat worn phrases as the subject for the hero's good intentions. The following are recorded: . . . Don't take any wooden nickels.
Are you getting any?.
Though unusual in the Dublin area he knew that it was not by any means unknown for desperadoes who had next to nothing to live on to be abroad waylaying and generally terrorising peaceable pedestrians by placing a pistol at their head.
Few if any pianists have performed the Grieg concerto with such sensitivity.
... I cannot reduce the burden paid by high-income Americans. So any ' any language to the ...