Sonucun hesabını vermek zorundasın.
- You've got to answer for the outcome.
Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
- I answer for her honesty.
Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
- I'll answer for this man's honesty.
The mayor has a lot to answer for.
I will answer for his debt, if he can't pay on the day.