another time; once more; anew

listen to the pronunciation of another time; once more; anew
الإنجليزية - التركية

تعريف another time; once more; anew في الإنجليزية التركية القاموس.

again
yeni baştan

Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi. - I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.

Yeni baştan yapman gerekse neyi farklı yapardın? - If you had to do it all over again, what would you do differently?

again
Yinele (son işlemi)
again
ayrıca

Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır. - Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.

Fiyat düşük ama ayrıca kalite çok iyi değil. - The price is low, but then again, the quality isn't very good.

again
yine

O, üç tane yedi ve yine aynı sayıda yiyebileceğini söyledi. - He ate three and said he could eat as many again.

Hanako yine şemsiyesini unuttu. - Hanako has forgotten her umbrella again.

again
kaytadan
again
tekrar

Kurultay tekrar oylama yaptı. - The convention voted again.

Onu asla tekrar yapmayacağım. - I will never do it again.

again
gene

İki general ertesi gün tekrar buluştular. - The two generals met again the next day.

İnsanlar genellikle yeni yasaya karşı. - People in general are against the new law.

again
kayta
again
yeniden

İki gün içinde beni yeniden ara. - Call me again in two days.

Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor. - With the coming of spring, everything is gradually coming to life again.

again
bazen
again
bir daha

Ben bir daha seni burada asla görmek istemiyorum. - I never want to see you here ever again!

Lütfen onu bir daha yap. - Please do that again.

again
now and again ara sıra
again
defaatle
again
üstelik

O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur. - He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native.

الإنجليزية - الإنجليزية
again
another time; once more; anew
المفضلات