Güzel gün batımı, değil mi?
- Lovely sunset, isn't it?
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
- Have you ever seen such a beautiful sunset?
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Ne güzel bir günbatımı!
- What a beautiful sunset!
Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.
- After sunset, a thin mist appeared over the field.
Gün batımından sonra hava soğudu.
- It got cold after sunset.
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı.
- This is the most beautiful sunset that I have ever seen.
Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu.
- Tom was on the balcony, looking at the sunset.
His real name was Leonard, Len. He'd changed it when he came East. Len, he said. A turd of a name. Who wants it? I mean a name that ends in a nasalization, for Christ's sake. Leo now. It's like Anna. They go on forever. You can live with a name like that..
And there was one Anna, a prophetess, the daughter of Phanuel, of the tribe of Aser: she was of great age, and had lived with an husband seven years from her virginity;.